Nasrettin Hoca’nın hayatı ile ilgili kesin bilgiler yoktur. Yaşadığı yer ve zaman hakkında, fıkralarındaki ip uçları ile söylentilerden yararlanılmıştır. Hoca’nın on ikinci yüzyılda yaşadığını, devrin Sivrihisar Müftüsü olan Hasan Efendi’nin Mecmua-i Maarif adlı esrinden öğreniyoruz. Buna göre Hoca, Sivrihisar’ın Horto Köyü’nde doğmuştur. Babası, köy imamı Abdullah Hoca’ dır. İlk derslerini babasından aldıktan sonra Sivrihisar’daki medreseye devam etmiştir. Babasının ölümünden sonra da köyüne imam olmuş, “Hoca” unvanı bu görevinden kalmıştır. Akşehir’e yerleştikten sonra hocalığı bırakmış, Akşehir’in Koza Köyü’nden bir hanımla evlenmiştir. Hanımının suratsızlığını, çok gezdiğini anlatan fıkralara bakılırsa; Hoca, hanımından çok çekmiş olmalıdır.
Hoca, Akşehir Kadılığı görevinde bulunmuştur. Kadılığından kürkü, hocalığından da cüppesi fıkralarına konu olmuştur.
Büyük-küçük herkesin sevdiği Nasrettin Hoca, ince zekâsı ve nükteleri ile efsaneleşmiş bir dâhidir. Nüktelerini insanları eğlendirmek amacıyla yapmamıştır. Her nüktesinin altında gizli bir gerçek bulunur. Hoca’nın fık-raları, Türk Dili’nin konuşulduğu her yerde; her düzeydeki insanlar arasında ağızdan ağıza geçerek günümüze kadar gelmiştir. Fıkralarının güldürücü, eğlendirici bir özelliği vardır. Kırıcı, hoşa gitmeyen bir yanı yoktur Fıkralarındaki olayların geçtiği yerler genellikle ev, sokak, pazar yerleri, cami, medrese, mahkeme gibi yerlerdir. Kahramanları ise Hoca’nın oğlu, hanımı, komşuları, öğrencileri, satıcı, müşteri, kadı,... gibi şahsiyetlerdir.
Bugün beş yüze yakın fıkrası olduğu, çoğunun son-radan uydurulup Hoca’ya mal edildiği bilinmektedir. Fıkraları ilk defa 1837 yılında İstanbul’da “Matbaa-i Amire’de” Mısır’da, Bulak Basım Evin’de yayınlanmıştır. Günümüzde birçok güldürü dergilerine isim, kitaplara konu olmuştur. 1857 den bu yana çok sayıda batı ve doğu dillerine çevrilmiş, evrensel bir kişilik kazanmıştır.
Fıkraları ve kişiliği, ülkemizde çeşitli kültür ve sanat etkinliklerine de konu olmuş, adına festivaller düzenlenmiştir. Yaşatılması ve tanıtılması için; Akşehir’de “Nasrettin Hoca Ve Turizm Derneği” kurularak, bu derneğin öncülüğünde her yıl 5-10 Temmuz tarihleri arasında şenlikler düzenlenmektedir.
Hoca’nın fıkraları, ilk kez 1949 yılında Orhan VeliKanık tarafından nazımla yazılmıştır. İkinci defa geniş çaplı olarak bu eserle tarafımdan yazıldı.
Nasrettin Hoca’yı herkes tanır ve sever. Bu eseri hazırlayışımın en önemli nedeni “İlköğretim” çağı çocuklarının, Hoca’nın fıkralarına aşırı derecede ilgi duymalarıdır. Bu yaş grubunun önemli bir özelliği de şiir ve fıkraları, uzun metinlere tercih etmeleridir. Aynı şekilde kısa masallara, fıkra ve hikâyelere karşı ilgileri oldukça fazladır.
İşte bu düşünceden hareketle Hoca’nın fıkralarını masalımsı biçimde şiirle anlatmaya çalıştım. Öğrencilerimin ve meslektaşlarımın teşviki ile de kitap yapmaya karar verdim.
Yararlı olabilirsem mutlu olacağım. Takdir değerli okuyucularındır.
Ahmet KARAASLAN
Talas-Kayseri
2008 |