BEKTASİ FIKRALARI

BEKTAŞİ FIKRALARI


    SEFERİYİM

     Ramazan ayı, yaz aylarından birine denk gelir. Bu yaz sıcağında ağaç gölgesine oturmuş çubuğunu tüttüren Bektaşiyi görünce sorarlar:
Erenler, oruç yok mu?
Bana farz değildir.
 Allah, Allah... Neden?
Seferiyim de ondan.
 Uğurlar olsun... Peki yolculuk ne tarafa?
 Öbür dünyaya.
 
      BEKLİYORUM
 
  Bektaşilerden birine, Ramazanda sormuşlar:
— Erenler kaç tane oruç tuttun?
— Henüz nasip olmadı. Tuzak kurdum bekliyorum
.
 

        YA BALIKLARI DÜŞÜNÜRSE!..

       Bektaşi çok dalgalı bir denizde yolculuk yapıyormuş. Bir ara o kadar korkmuş ki! "Aman Allah" diye yakınmış. 
    Bu hali gören yolcular:
    — Baba ne korkuyorsun. Allah Kerim'dir! demişler.
     Bektaşi su cevabi vermiş:
     — Kerim olduğu için, ya balıkları düşünürse!.."

RÜYANA BU KEZ DE ALLAH GİRSİN
 
Koyu sofu bir adamcağızla Bektaşi, bir başka kenti gitmek üzere bir kervana katildilar.
Sofu, ikindi üzeri namaz kılacağını söyledi.
Bektaşi:
— Geç kalırsan kervanı kaçırırsın; onun için sünneti bırak da yalnız farzı kılıver, diye öğüt verir.
Adam, Bektaşi'nin sözüne uyar ve sadece farzı kılar. O gece bir yerde konaklarlar.
Ertesi sabah sofu, Bektaşi'ye sitem eder.
— Dün bana sünneti kıldırmadın, gece rüyama Peygamber Efendimiz girdi.
Bektaşi hemen adamın sözünü ağzına tıkar:
— Daha ne istiyorsun! Farzı da bırak rüyana bu kez Allah girsin!..


BU EFENDİ, BENDEN 1 GÜN FAZLA ORUÇ TUTMUŞ
 
Bir bayram ziyareti sırasında, herkese ramazanı nasıl geçirdikleri sorulduğunda; biri, rahatsızlığı nedeniyle ancak 1 gün oruç tutabildiğini söyler.
Soru sırası kendisine geldiğinde, Bektaşi eliyle o adamı göstererek:
— Bu efendi, benden 1 gün fazla oruç tutmuş...

KIRK YILDA BİR
 
Bektaşi'nin bir uyuz eşeği ile besili bir ineği varmış...
İneğin sütünü sağıp satıyor, kazandığı paranın yarısıyla uyuz eşeğe arpa alıyormuş. Eşeğin kendisine bir yararı dokunmuyormuş. Bir gün Allah’a dua etmiş:
— Ey yüce Allah’ım, beni şu Eşekten kurtar!
Ertesi sabah ahırın kapısını açmış ki ne görsün? İnek ölmüş, eşek sağ olarak duruyor...
Bektaşi o şaşkınlıkla sokağa fırlayıp milleti başına toplamış:
— Ey ahali şu yerde yatan nedir?
— İnektir!
— Ya şu ayakta duran uyuz nedir?
— Eşektir!
Bektaşi açmış ellerini havaya:
— Ey ulu Allah’ım, sana kırk yılda bir ricada bulunduk, onda da eşekle, ineği birbirine karıştırdın!
 
MAHKEMEDE BİR ADAM HEM ŞAHİT, HEM DAVACI OLAMAZ…
 
Bektaşi'nin birine konuk gelecekmiş. Bektaşi konuğu nasıl ağırlar... Elde yok, ayakta yok.. Mahcup olmak da istemiyor... Komşusu Yahudi'nin bir sürü keçisi varmış... Onlardan birini çaktırmadan alıp kesiyor... Ama çaktırmadığını sanan kendisi... Yahudi, ağacın arkasından gözlermiş durumu... Diyor ki kendi kendine, "Kadıya gitsem... Kadı Müslüman, o Müslüman, ben Yahudi… Davayı kazanamam. Hadi kazandım, Bektaşi'nin nesi var ki, ondan alıp bana versin... Biz artık Allah'ın huzurunda hesaplaşırız... Yıllar geçiyor. Yahudi, Allah'ın huzurunda Bektaşi'den davacı oluyor, ... Mahkeme kuruluyor…
Allah Bektaşi'ye buyuruyor:
      Sen Yahudi kulumun keçisini kesmişsin. 
Bektaşi:
— Kesmedim.
 Yahudi:
— Ama ben gözlerimle gördüm.
Bektaşi:
— Allah’ım, diyor Bektaşi... Bir mahkemede bir adam hem şahit, hem davacı olamaz...

BENİ DAMIZLIK BIRAKTILAR
 
İkinci Mahmut, Yeniçeri ocağını kaldırdıktan sonra, Alevi- Bektaşi kesimi üzerinde terör estirmiş. Kimilerini öldürmüş, kimilerini ise sürdürmüştü.
İstanbul'da hiçbir Bektaşi ortaya çıkamaz olmuş.
Padişah bir gün Bahçekapı'dan geçerken korkmadan, göğsünü gere gere dolaşan bir Bektaşi babası görmüş. Adamın rahat tavırları padişahı etkilemiş ve onu huzuruna getirmelerini buyurmuş.
Baba gelince şöyle demiş:
— Sizinkilerin tümü ya bir kıyıya kaçtı, ya da bir yerlere gizlendiler. Sen burada yalnız başına ne dolaşıyorsun?
Baba, çekinmeden şöyle cevap vermiş:
— Sultanım, onlar gitti, beni damızlık bıraktılar!


NE DÜŞÜNÜYOR?
Bir Bektaşi, merkebine odun yükleyip şehre gelirken karşıdan tüccar kılıklı iki adam peyda olarak: "Şu zındıkla biraz alay edelim! " diye Bektaşi’ye yanaşıp selam verince Bektaşi de durur, merkebi de.
Tüccarlardan biri işaretle:
— Bu eşeğin ne düşünüyor? Demiş.
Bektaşi:
—  Odun taşımaktan yorgun düştü de, artık kasabada ticaret etmeyi düşünüyor!

SON NEFESİNİ
Bektaşi’ye sormuşlar:
— Erenler, dünyada en çok sevdiğin şey nedir?
— Sigaranın ilk nefesiyle, kaynanamın son nefesini...
İÇKİ ŞİŞESİYLE…
 
Bektaşi’nin biri içki şişesiyle camiye girer. Onu gören arkadaşı:
— Sen ne yapıyorsun! İçki şişesiyle camiye girilir mi? diye Bektaşi’ye çıkışmış.
Bektaşi adama dönüp şöyle söylemiş:
— Sen zina aletiyle giriyorsun bir şey olmuyor da, içki şişesiyle girince ne olur?

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol