DÜŞECEĞİMİ NASIL BİLDİN?..
 



DÜŞECEĞİMİ NASIL BİLDİN?..

Baltayı almış Hoca
Çıkmış koca ağaca.
Dalın ucuna binmiş
Kesmek için yeltenmiş.
Aşağıdan bir adam:
— Kolay gelsin de Hocam,
Bindiğini kesersin;
Biraz sonra düşersin!
Bunu sana diyorum,
Eyvallah gidiyorum...
 
Hoca, bir daha vurmuş.
Dal “çat” diye kırılmış!
Dal ile yuvarlamış,
Kalkarak toparlanmış.
“Nasıl bildi o adam!
Bunu ondan soracam…”
 
Koşup gitmiş ardından
Şunu sormuş adamdan:
— Ne keramet ey adam!
Doğrusu düştüm babam.
Bu büyük bir mucize!
Sorarım şimdi size,
Nasıl bildin bunu sen,
Ne zaman ölürüm ben?
Gel otur hele şöyle,
Zamanını da söyle
 
Adam demiş ki: — Hoca,
Oturmuştun en uca.
Kestin kökünü dalın,
Ne suçu var baltanın!
Dalın ucundaydın sen,
Onun için bildim ben.
Lâkin başkadır ölüm.
Çözemez onu bilim...
 
Hoca ikna olmuyor
Ne dese anlamıyor.
Adam demiş ki: — Hoca,
Evine git doğruca.
Yükle gece eşeği,
Sayıklama döşeği.
Sür, git bir yol boyunca.
Dinlenme, yorulunca.
Tökezleyince hayvan.
Gitti senden yarı can!
Bir daha tökezlerse,
Çare olamaz kimse.
Ölüm anın gelmiştir,
Artık vaden yetmiştir...
 
Sabahla çıkmış yola,
Vermeden gitmiş mola.
Hayvan bir tökezlemiş.
Hoca: “amanın!” demiş.
“Gitti işte yarı can...
Sevenlerim arkamdan,
Eşim-dostum ağlaşır.
Alıp mezara taşır...”
İşte tam da o zaman
Tökezleyince hayvan.
Hoca:“Tamamdır” demiş.
Hemen uzanmış yere,
Ölüme olmaz çare.
Sabah köylüler görmüş,
Onu köye götürmüş.
Yıkayarak tabuta,
Omuzda tuta tuta
Düşmüşler uzun yola.
Bakarken sağa-sola,
Kurganınn[1] yakınında
Dereninin kenarında,
Yol ikiye ayrılmış
Kalabalık şaşırmış…
Hoca başını tabuttan,
Uzatıp, demiş alttan:
— Şu yol mezara çıkar,
Takip edin ağalar…
Sağlığımda bu yolla,
Çok cenaze tabutla,
Mezara götürmüştüm,
Aynı yoldan dönmüştüm...
 
Demiş, tabuta yatmış;
O anda güneş batmış.
Hoca’yı defnetmişler
Evlerine gitmişler.
Gecede ay parlamış
Hoca birden fırlamış.
Ürkmüş bütün hayvanlar
Kırılmış tüm fincanlar…
Katırcılar sopayla
Cenk etmişler Hoca’yla.
Sabah köylüler görmüş,
Merakla şöyle sormuş:
— Hoca anlat, de hele
Neden düştün bu hâle?
Ahrette ne sordular?
Sana neyle vurdular?
Nasıl geldin oradan?
Farkı nedir buradan?..
 
Hoca, demiş: — Komşular,
Çok karmaşık konular…
Buradan farkı yoktur,
Kervanın kahrı çoktur.!
Ürkütürsen katırı,
Bilmiyorlar hatırı.
Kırılırsa fincanlar,
Ölesiye dayak var...
Ahmet KARAAASLAN (DEDEKORKUT38)


[1] Mezar
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol