GÖKTE KAÇ YILDIZ VARDIR?..
Âlim geçinen zevat,
Öyle kibirli bir zat!
Hoca’nın, kıymetini,
Çevrede şöhretini,
Sıfıra indirecek;
Haddini bildirecek!..
Bir mecliste yanına,
Oturarak sağına,
Demiş: — Millet söyleyin,
En bilgili kim, deyin?
En akıllınız kimdir,
O benim rakibimdir.
Var mı cevap verecek?
Bunu herkes görecek!
“Bilirim” diyen gelsin,
Soruma cevap versin.
Var mı kendine güvenen?
Nerde bizle eğlenen
“Büyük âlim” denilen,
Herkesçe beğenilen
Kimmiş “âlim” görelim,
Bu işi bitirelim...
Hoca demiş: — Hele Dur ,
Karşıma geç de buyur.
Öyle geçme kendinden
Ne istiyorsun benden?
Adam demiş: — Sen kimsin?
Tanıdık gibi sesin!
Çıkaramadım ama
Geç bakalım karşıma.
İkimiz yarışalım,
Koç gibi vuruşalım.
Kümeste iki horoz,
Biri olsun aforoz.
Şimdi belli olacak,
Gör, kim horoz kalacak!
Yalnız karışılmasın
Bir söz fısıldanmasın.
Güneş ile ay tek te,
Kaç yıldız vardır gökte?..
Demiş ki: — Hey kösemen[1]
Acele etme hemen.
Dışarıya çıkayım,
Dönüp cevaplayayım.
Dışarı çıkmış Hoca,
Adam, kabadayıca:
— Gördünüz mü âlimi,
Döner öper elimi
Yıldız saymaya gitti!
Söyleyin, kim alt etti?
Sözünü bitirmeden,
Başka şey diyemeden
Hoca içeri girmiş,
Bir yandan da gülermiş.
Elinde bir post varmış.
Koca halı kadarmış.
Demiş: — Bana bak hele
Şunu al da incele.
Bu posttaki kıl kadar,
Gökyüzünde yıldız var...
Adam kalmış apışmış.
Yakasına yapışmış:
— Hoca, doğru mu dersin;
Nasıl ispat edersin?..
Demiş ki Hoca ona:
— İnanmıyorsan bana,
Önce say bu kılları,
Sonra da yıldızları...
Çıkmazsa eğer eşit,
Sen galip geldin, işit.
Hiç cevap verememiş.
“Gık” bile diyememiş.
Pişman olmuş geldiğine.
Hoca taşı gediğine,
Öyle koymuş ki sağlam;
Perişan olmuş adam!
Hoca akıllı, zeki
Dünyada yoktur teki!..
Ahmet KARAASLAN (DEDEKORKUT38)
[1] Sürünün önünden giderek ona kılavuzluk eden koç veya teke. Yol gösteren kılavuz.
|